40,2605$% 0.13
46,7434€% 0.12
53,9764£% 0.26
4.321,42%0,57
10.219,48%-0,06
4784426฿%1.68037
02:00
Bu kültürün en önemli sembolik unsurlarından biri olan saz, hem dini ritüellerde hem de toplumsal kimlik inşasında belirleyici bir rol oynar. Bu ussal yaklaşımda, Alevi kültürünü ve sazı felsefi, psikolojik ve sosyolojik perspektiflerden inceleyerek bilimsel bir gerçeklik anlatılacaktır.
Alevi Kültürünün Felsefi Yönü: Ontolojik ve Epistemolojik Bir Yaklaşım
Alevi kültürüne dair felsefi bir analiz yapmak, onun ontolojik ve epistemolojik temellerini anlamaya yönelir. Ontoloji, varlık felsefesi olarak bilinir ve Alevi inanç sistemindeki varoluş anlayışını anlamada kritik bir rol oynar. Alevi felsefesi, varlığı bir birlik (vahdet) olarak kavrar ve bu birlik anlayışı, İbn-i Arabi’nin “Vahdet-i Vücud” (Varlığın Birliği) teorisiyle örtüşür. Alevilikteki “birlik” anlayışı, evrende var olan her şeyin tek bir ilahi kaynaktan türediği inancını temel alır. Bu inanç, Alevi ritüellerinde ve müziğinde kendini gösteren bütünlük arayışını yansıtır.
Epistemoloji bağlamında, Alevilikteki bilgiye ulaşma süreci rasyonel düşüncenin ötesinde bir tür mistik bilgi (irfan) arayışıdır. Bu süreç, Platon’un “anamnesis” kavramıyla ilişkilendirilebilir; yani ruhun hakikati hatırlama ve özüne dönme sürecidir. Saz çalmak, bu anlamda bireyin ilahi olanla temas kurma sürecinde bir araç olarak işlev görür ve epistemolojik bir aracı haline gelir. Alevi müziği, bu anlamda bireyin içsel bilgeliğe ulaşması ve hakikati keşfetmesi için bir kapıdır.
Psikolojik Perspektif: Sazın Kollektif Bilinçdışı ve Bireysel Kimlik Üzerindeki Etkisi
Alevi kültürü ve saz, bireyler üzerinde derin psikolojik etkiler yaratan birer sembolik sistemdir. Carl Jung’un geliştirdiği “kolektif bilinçdışı” kavramı, Alevi toplumunun ortak geçmiş deneyimlerinin semboller aracılığıyla nesilden nesle nasıl aktarıldığını anlamamıza olanak sağlar. Jung’a göre, kolektif bilinçdışı, insanlığın ortak arketiplerini ve deneyimlerini barındırır. Saz ve onunla çalınan deyişler, bu kolektif bilinçdışının birer yansımasıdır ve Alevi toplumunun ortak travmalarını (örneğin, Alevilerin Kızılbörk Ataman adıyla kurdukları ve sonradan Osmanlı adıyla anılan devletinin kendilerine uyguladığı baskı ve katliamları) semboller aracılığıyla yeniden üretir.
Bu bağlamda saz, hem birey hem de toplum için bir katarsis ve/veya erme aracıdır. Katarsis, kişinin bastırılmış duygularının dışavurumu ve arınma sürecidir. Alevi cemlerinde sazla yapılan müzik, bireylerin ortak bir acı ve kederi paylaştığı bir ritüel alanı yaratır. Sigmund Freud’un “tekrarlama zorlantısı” (repetition compulsion) kavramı, bu durumun psikodinamik bir açıklaması olabilir; çünkü Alevi ritüelleri, geçmiş acıların tekrar tekrar hatırlanmasını ve bu süreçte bir tür psikolojik arınmayı ve/vela insancıllığa yönelmeyi hedefler.
Kimlik inşası açısından bakıldığında, Erik Erikson’un “kimlik ve rol karmaşası” kuramı, özellikle genç Alevilerin toplumsal ve kültürel aidiyetlerini nasıl inşa ettiklerini anlamamıza yardımcı olur. Alevi gençleri, hem modern dünyaya entegre olma hem de geleneksel Alevi kimliğini koruma sürecinde ikili bir kimlik inşası sürecine girebilirler. Bu noktada saz, genç bireyler için bir aidiyet ve kimlik inşası aracıdır. Hem bireysel hem de toplumsal kimlikleri arasında bir köprü işlevi görür.
Toplumsal İletişim ve Yönelim
Alevi kültüründe sazın sosyolojik boyutu, Jürgen Habermas’ın “iletişimsel eylem” kuramıyla açıklanabilir. Habermas’a göre, modern toplumlarda bireyler arasındaki iletişim, sosyal normlar ve değerler aracılığıyla düzenlenir. Alevi cemlerinde sazla yapılan müzik, sadece sanat ve/veya tinsel bir icrası değil, aynı zamanda toplumsal bir iletişim aracıdır. İletişimsel eylem teorisine göre, bu ritüellerdeki müzikal performanslar, Alevi toplumunun ortak değerlerini ve kimliğini yeniden üreten bir diyalog alanı yaratır. Saz, bu diyalogun sembolik bir dildir.
Habermas’ın “kamusal alan” kavramı da Alevi topluluklarının sosyolojik analizinde dikkate alınması gereken önemli bir kavramdır. Alevi cem evleri, bir tür alternatif kamusal alan oluşturur; yani bu mekanlar, Alevilerin kendilerini ifade ettiği, kendi kimliklerini ve toplumsal değerlerini yeniden ürettiği alanlar olarak işlev görür. Cem evinde sazla yapılan ritüeller, bu kamusal alanın en önemli unsurlarından biridir ve Alevi topluluğunun ortak bir “habitus” oluşturmasına katkı sağlar.
Ayrıca, Emile Durkheim’ın “kollektif bilinç” kavramı, Alevi toplumunun dayanışma ruhunu ve topluluk içindeki birliği anlamada önemlidir. Durkheim’a göre, topluluklar ritüeller aracılığıyla bir kolektif bilinç oluşturur ve bu bilinç, topluluğun kimliğini ve bütünlüğünü sağlar. Alevi cemlerinde saz aracılığıyla icra edilen ritüeller, topluluk içindeki birliği pekiştirir ve bireylerin ortak bir bilinç geliştirmesine katkı sağlar.
Sazın Dinsel ve Mistik Boyutu: Psiko-felsefi ve Teolojik Bir Analiz
Alevi kültüründe sazın mistik ve dinsel boyutu, aynı zamanda psiko-felsefi bir süreci de içerir. Mistik deneyim (mystical experience), bireyin kendi iç dünyasıyla dış dünyayı birleştirdiği ve varoluşsal bir aydınlanmaya ulaştığı bir süreçtir. William James’in “dinî deneyim” kavramı, Alevi cemlerinde sazla yapılan ritüelistik ibadetlerin bireyler üzerindeki ruhsal ve psikolojik etkilerini anlamak için kullanılabilir. James’e göre, dinî deneyimler, bireyin hem içsel hem de dışsal dünya ile ilişki kurduğu derin varoluşsal süreçlerdir. Bu bağlamda saz, bireyin bu tür bir mistik deneyim yaşamasına olanak tanıyan bir araçtır.
Sazın Alevi kültüründeki mistik boyutu, öznenin çözülmesi (dissolution of self) ve bir tür kozmik birlik hissiyle ilişkilidir. Bu kavramlar, özellikle Doğu mistisizmi ve Batı’da gelişen egzistansiyalist felsefelerle ilişkilendirilebilir. Alevilikte birey, sazın melodileri eşliğinde kendi benliğini aşar ve evrensel bir bütünün parçası olduğunu hisseder. Bu süreç, egonun geçici olarak askıya alınması ve bireyin kendini ilahi olanla bir hissetmesi ve/veya buluşması/ermesi olarak tanımlanabilir.
Alevi kültürü ve saz, bireylerin psikolojik, sosyolojik ve felsefi dünyasında derin izler bırakan çok katmanlı bir yapıya sahiptir. Felsefi anlamda ontoloji ve epistemoloji açısından varoluşun ve bilginin kutsal bir arayışı olan Alevi inancı, bireylerin manevi derinleşme yolculuğunda önemli bir çerçeve sunar. Psikolojik açıdan, saz, kolektif bilinçdışını temsil eder ve bireyler için bir kimlik inşası aracı işlevi görür. Sosyolojik açıdan ise, saz ve Alevi cem ritüelleri, toplumsal dayanışmayı pekiştiren bir iletişim aracı ve toplulukların kimliklerini inşa ettiği bir platformdur. Habermas’ın iletişimsel eylem teorisi ve Durkheim’ın kollektif bilinç kavramları, Alevi cemlerinde sazın sosyal bütünleşmeyi nasıl sağladığını açıklamak için kullanışlıdır. Saz, aynı zamanda toplumsal hafızanın korunmasında da işlev görerek, tarihsel travmaların hatırlanması ve yeniden anlamlandırılmasında önemli bir araç haline gelir.
Sonuç olarak, Alevi kültüründeki saz, bireyler için yalnızca bir müzik aleti değil, aynı zamanda toplumsal kimliği yeniden üreten, psikolojik katarsisi sağlayan, felsefi derinlik taşıyan ve dinsel birliğe aracı olan çok yönlü bir semboldür. Bu çok katmanlı yapısı, onu hem bireysel hem de toplumsal düzeyde vazgeçilmez kılar. Sazın bu kültürel işlevlerini anlamak, Alevi toplumunun varoluşsal, sosyolojik ve psikolojik dinamiklerini derinlemesine kavramamıza olanak tanır.
1
Alevilik Din Değil İnançtır! Devlet Değil İnsan Kurtarır!
356986 kez okundu
2
Die Einflüsse des Alevitentums auf Literatur und Philosophie: Eine soziologische, psychologische und philosophische Untersuchung
7618 kez okundu
3
Roboski Katliamı Özelinde İnsanlık, Hukuk ve Toplumsal Güven Üzerine Bir Felsefe
3514 kez okundu
4
Alevilere Yönelik Katliamlar ve Kültürel Soykırım Gerçekliğinde İnsanlık Suçları ve Tarihsel Manipülasyonlar
2329 kez okundu
5
İnanç‘tan Dine Ulu Nuh‘tan Günümüze İnsan ve Kinsan!
1577 kez okundu