40,2605$% 0.13
46,7434€% 0.12
53,9764£% 0.26
4.321,42%0,57
10.219,48%-0,06
4784426฿%1.68037
Her insanın içinde bir titreşim vardır/çalar; bu titreşim, sadece beden ve fiziksel enirjiyle değil, ruhla olan temasın derinliğiyle şekillenen bir titreşimdir. Alevilik, bu titreşimi açığa çıkaran; açık ve seçik düşünce ölçütlerini Anadolu bilincinde yaşatan ve bir içsel çağrıya dönüştüren, kadim bir bilinçtir. Burada ne korku egemen olur, ne ritüelin soğuk uçukluğu. Sadece, ışığın kaynağı olan bilincin kendini bulduğu/bulma çabasının hakim olduğu, bir yol vardır.
Açık ve Seçik Düşünebilme Öğretisi!
Açık, zihne girip bulanıklıkları dağıtan, düşünceyi netleştiren berrak algıdır.
Seçik, netliğe ulaşan düşüncenin, başka hiçbir kavramla karıştırılamayacak özdeşlikte, hissedilmesidir.
Yani dini uçuk hikayelerin, sırlığına kapılmamaktır!
Ancak zihni bulanıklıktan arındırdığında, düşüncenin karanlık köşelerinde değil, aydınlıkta dolduğunda açık bilgiye erişebilirsin. Ancak o açık bilgi, kendi metalinden/özünden başka hiçbir şeyle karıştırılamayacak kadar seçikleştiğinde, yanılmaz hale gelir. Alevilik bu iki kavramı, zihinsel uyanışı bedensel ritim, enerjisel farkındalık ve sezgisel doğa ile birleştirerek farklı bir harita/hedef çıkarır:
Bilincin açıklığı, nefesle, semahla, deyişle düzenli bir disiplinle inşa edilir.
Seçiklik, bu pratiğe içkinleşen bir enerji hâlidir: Beden, zihin ve ruh aynı anda ona erişir.
Dinlerin Cennet ve Cehennem Karanlığından Aleviliğin Kendini Bulma Arayışına
Dinsel tanımda “cehennem” korkudur, tehdit mekanizmasıdır. Alevilikte gerçek cehennem, bilinçsizliktir ve yani zihin bulanıklığıdır, kalbin duyguya esir düşmesidir, “kapı açan nefes”in kesilmesidir.
“Cennet” ise dışsal bir ödül değil, kapısı açık ve seçik bir bilinç hâlidir. Buradaki hal tanımı elbette dinlerdeki suskunluk değildir!
Alevi Erenleri bunu şöyle anlatır:
Önce, bilinç bulanıktır.
Sonra, sorgulama başlar ama karışıklık hakimdir.
Bilinçlenerek, iç ses duyulur,
”Erişerek”, tüm akıl yürütmenin berrak, tüm kalbin huzurlu, bedenin enerjik olması (kavramsal ve/veya keramet gücü, örneğin Ulu Ali’nin bilekte ve yürekte hakim gücü)dır!
Cem ritüeli bu yolun paleolitik öncesi ulaşamıdır! Her nefesle açıklığa, her semahla seçikliğe adım adım yaklaşılır. Elbette tiyatral sunumlar için yapılmadığı sürece. Seyir için olmaya, varmak için ola…
Enerji Temel Sebep Bilinci!
Alevilikte keramet, liderin mucizeleri değil; enerji alanını yönlendirebilen sezgisel zekanın bütünsel varlığıdır. Bu sezgisellik, dinde olduğu gibi belirsizliğe vurgu ile konuşmak değildir. Dedenin kendi içerisinde bulunduğu hale vurgudur. Sezgiyi kullanır, anlatmaz veya övmez.
Dedeler “enerji ekolojisini” yönetir: Bir acı içinde olanı rahatlatır, uğursuzluğu tarifler, toplumu bilince çağırır. Yani keramet, enerjisel bir tümleşmedir. Ayrıca bilinmelidir ki bu enerji yönetiminin temelinde, topluluk içindeki her üyenin birbirine tam bir saygı ve sevgiyle yönelmesi vardır.
Bu, nöral-psişik dönüşümsel bir pratiğe yaklaşır: Bedenin ve zihnin frekansını bilinçle hizalayan etkin bir “enerji yönetim sanatı”dır. Bu sanatı gerçekleştirdiğinde insan, hem kendini hem çevresini kendi bilincinin ışığıyla iyileştirir. Zira ol deyince olan nasıl bir yaratımsa, Tanrısal birliğe ulaşma cevherinde olan kişilerin enerjiye var deyince, hastalığın iyileşmesi de ondandır. Anlaşılır kılmak için şu söylenebilir, ol demek bilgisayarın yapılması ve kodların işlevselliğinin atanmasıdır, var demek ise bu kodların nasıl çalıştığını bilerek gerekli komutları girmektir. Hastalığın iyileşmesi kısmı çıktısı alınan maddesel “ürünün” düzgün bir şekilde yazılmasından ibarettir. Elbette sorun içselse, örneğin bir bilgisayar oyunu gibi, doğru kodla sorunun çözülmesi demektir.
Enel Hak “Kendinle ‘Bir’ Olmak”
En temel ifadesiyle duygu ve düşünce denilen ikiliğin ortadan kalkmasıdır. Bu cümle, Alevi geleneğinde “kitap”la değil, dünyevi sığ kavramsallığın dışına çıkmakladır. Sığ duygu ve bilgiyle değil, enerjiyle kavrama yoluyla/mantığıyladır.
İçsel aydınlık ile dışsal var oluş bir araya gelir. Yani yaratımın en temel sebeplerinden biri böylece gerçekleşir. Burada bir kaç konuya değinmek zorunludur.
Sığlık, düşünüyorum öyleyse ben ve hakikat aynı atomun içindedir. Gerçeklik, atom “bir ve bütünün” yansımasıdır, der.
Fakat örneğin, Aleviliğin dilinde bu “nefes”tir; nefesle zihnin açıklığı ve sezginin netleşmesi yapılır. Nefesin seslerle buluşmasından doğan titreşim, doğan enerji, doğan yaratım tam da bu sebeple yine “nefes” diye anılır! Nefes, ruh, Yaratıcı gibi kavramlar, gölgelerin kapsayıcılığına esir ve bir değildir. Okudukça demek istediğimi anlayacaksınız.
Din Değil İnançtır!
Aleviliği din olarak sınıflandırmak yanlış olur. O bir manada ruh disiplini, iç disiplin yoludur. Tam da bu sebeple bütün dinler, devletleri korumak için, sistemleri korumak için, sömürüyü sürekli kılmak için, korkuyu pekiştirmek için vardır. İnsan bu bağlamda ezik günahkar kul ve tebaadır. Oysa Alevilikte insan bütün var olanlar gibi Tanrısal bir dışa vurumdur. Yani Tanrı salt bir ve öteki değil, bir ve bütün olandır. Bütünün özünde olandır. Fakat bu ifade kavramsal sığlık içerisinde bulunan insanların, görünen evrenden onun içsel enerjisine gidiş mantığıyla duruma yaklaşımından kaynaklanan, yanılsama temelli yönelimle anlaşılabilir bir gerçeklik değildir. Belki kısmen söylenebilir ki güneş “bir ve bütün” olanken, niyetler maddenin kendisi, gölgelerse şeklin kendisidir. Yani gerçek dünyada var olan maddenin kendisi aslında bir gölgedir/şekildir. Öyleyse şekil kapsayıcı olamaz, gölge kapsayıcı olamaz! Fakat kavramsal sığlık gölgenin kendisini varlığın özünü kapsayan bir bütünlük olarak ele alır.
Bundandır ki;
Din, genelde korkuyla kurulur.
Alevilik, cesaretle açılmaya dayanır.
Alevi olmak, dine mensup olanların beklentisi içinde olmak değil; insanın kendini kurduğu, enerjisini/yönelimini dönüştürdüğü bir yolculuktur.
Toplarken, bu yazı bir özet değil; bir çağrıdır! Dernekçiliği Alevilik sananlara uyarı mahiyetinde! Aleviliği yorumla ve diğer dünyaya bırakılmış bir beklentiyle değil, deneyimle yaşa. Ara ve bul! Açıklığı zihninle yurtsuzlaştırma – onunla derinleştir. Seçikliğe dikkat et – sezgini doğrulayan eyleme geç. “Nefes” ve “semah” birer ritüel değildir; enerji meditasyonudur. Anla! Anla çünkü Alevilik dinlerin büyük sözleri ve kendi içerisindeki sağlığını ortadan kaldırmak ve/veya görünür kılınmasını engellemek için sarf ettiği hikayeler değildir! Çünkü gölgelerin bilgisi/zihin değildir bizim gerçeğimiz, bu dinlerin işidir, bilinçle yapılır inanç. Yani daha yerinde bir ifadeyle, hikayelerin kulağa hoş gelen büyüsünden kurtulup, gerçekliğin duru ve belki ilk etapta sığ beyinleri şaşırtan bilinciyle elde edilir, sır. Şöyle anlaşılır bir örnek daha verilebilir, okullardaki öğrenciler bilgi ile harmanlanmıştır. Bu öğrencilerin bilgisi Einstein’ın fizik bilgisinden daha fazladır. Fakat Einstein bir bilinçdir. O yüzden bilgide fazla olanlar bilinçte fazla olanların yaptıklarını asla yapamazlar.
Hiçbir Ulu (peygamber) yığınlarla kitap hatta tek bir kitap bırakmamışken, uluların peşinden gittiğini iddia eden din adamları binlerce sayfalık kitaplar çıkartırlar. Korkuya, sığlığa, büyüye, tükenişe götüren kitaplar! İçinde uluların/erenlerin birtakım sözlerinin de olduğu kitaplar!
Çünkü çağrı şudur:
Yüreğini aç, zihnini berraklaştır, enerjini hizala. Hakikat, seni yaşamınla bütünleştirir. Dinlerin duygusal tatmin sağlığına düşme. Bu yolda yürümek, kendine varmak, kendini bulmak, ritüeller ve yani dini etkinliklerle olmaz. Mesele açlığını doyurmak değil; kendini bulmaktır. Kendini bulduğunda gölge sadece bir gölge olur. Fakat gölgede kalırsan niyetin bittiğinde bir hiç olursun.