DOLAR

40,2605$% 0.13

EURO

46,7434% 0.12

STERLİN

53,9764£% 0.26

GRAM ALTIN

4.321,42%0,57

BİST100

10.219,48%-0,06

BİTCOİN

4784426฿%1.68037

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul AÇIK 31°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
  • 22/07/2025
  • Güncel
  • Duygu Siyasetinin İllüzyonu: Diktatörler ve Devrimciler Arasındaki Çizgi

Duygu Siyasetinin İllüzyonu: Diktatörler ve Devrimciler Arasındaki Çizgi

Duyguların politikaya dönüşümü ve gerçeklik yanılgılarımız!

Siyasi tarihte liderler, insanların umut, korku, öfke ve aidiyet gibi en temel duygularını manipüle ederek kitleleri etkileme gücünü kullanmışlardır. Duyguların siyasetin merkezine taşınması, bir halkın kolektif bilincini dönüştüren bir sihirbazın hüneri gibidir. Kimileri bu hüneri halkı uyandırmak ve ilerletmek için kullanırken, kimileri kitleleri gerçeklerden uzaklaştıran, karanlık ve otoriter rejimler inşa etmek için kullanmıştır. Bu analizde, Adolf Hitler, Recep Tayyip Erdoğan, Vladimir Putin ve Benito Mussolini gibi duyguları silah haline getiren otoriter liderlerle; Mustafa Kemal Atatürk ve Che Guevara gibi devrimci liderlerin insanları birleştirici politikaları arasındaki farkları inceleyeceğiz. 

I. Otoriter Liderlerin Duygu Siyaseti: Korku ve Nefretin Estetize Edilişi

Otoriter liderlerin en belirgin özelliği, insanların korku ve öfke gibi temel duygularını siyasi bir araç olarak kullanabilme kabiliyetleridir. Bu liderler, toplumdaki belirsizlik ve kaos ortamında “karizmatik kurtarıcı” figürü olarak yükselirler. Duygu siyaseti, burada kitlelerin irrasyonel korkularını pekiştirerek, onları kontrol altında tutmanın bir yolu olarak kullanılır.

– Adolf Hitler: Hitler, ekonomik kriz ve toplumsal huzursuzluk döneminde kitlelerin “dış düşmanlar” korkusunu manipüle ederek gücünü sağlamlaştırdı. Nazizm’in retoriği, Alman toplumunun gurur ve kimlik krizini Yahudi, komünist ve yabancı düşmanlığı üzerinden tanımladı. Bu, bir “biz” ve “onlar” ikiliği yaratarak toplumun faşist bir disiplinle bir araya gelmesini sağladı. Freud’un “Kitle Psikolojisi” kavramıyla örtüşen bu yaklaşım, bireysel kimlikleri yok ederek, insanları bir grubun parçası olarak düşünmeye zorladı. Burada temel psikolojik araç, kitlelerin bilinçdışı korkularının, irrasyonel bir nefrete dönüştürülmesiydi.

– Recep Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin: Erdoğan ve Putin’in politikaları, milliyetçilik ve dini sembollerle halkın nostaljik ve geleneksel duyarlılıklarına hitap ediyor. Burada kullanılan retorik, bir “yeniden doğuş” mitosuyla birleşiyor; eski imparatorlukların ve milli kimliklerin yeniden yükselişi fikri, halkın aidiyet duygusunu körüklüyor. Bu liderler, kendi otoriter yönetimlerini “dış düşmanlar” ve “iç hainler” konseptleriyle meşrulaştırarak toplumu bölüyor. Bu strateji, Carl Schmitt’in “dost-düşman” ayrımını hatırlatıyor; yani toplumun tehlike altındaki bir yapı olarak tanımlanması, liderin kurtarıcı rolünü pekiştiriyor.

– Benito Mussolini: Mussolini, faşizmin teatral bir performans olduğunu bilerek, propagandayı sanata dönüştürdü. Faşist İtalya’da, Mussolini’nin sahnelenmiş karizması, duyguların kolektif bir biçimde ifade edildiği kitlesel gösterilerde vücut buldu. Bu estetikleştirilmiş siyaset, Walter Benjamin’in “Faşizmin Estetiği” dediği kavramın bir örneğidir; yani politik bir içerikten yoksun bir biçimde saf duygusal enerjiyle beslenen, kitleleri büyüleyen bir manipülasyon biçimi.

II. Devrimci Liderlerin Siyaseti: Uyanış ve Özgürlük Mücadelesi

Devrimci liderler, halkı pasif bir duygusal manipülasyonla değil, aktif bir farkındalık ve bilinçlenme süreciyle harekete geçirirler. Amaç, halkın kolektif bilincini yükseltmek ve onları kendi kaderlerinin öznesi haline getirmektir. Bu liderler için duygular, manipülatif bir araç değil, harekete geçirici bir enerji kaynağıdır.

– Mustafa Kemal Atatürk: Atatürk, ulus-devlet inşasında halkın rasyonel düşünceyi benimsemesi için çalıştı. Cumhuriyetin kurulması ve modernleşme politikaları, Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra bir ulusun yeniden doğuşunu simgeliyordu. Atatürk’ün kullandığı dil, entelektüel bir aydınlanmayı teşvik eden ve bireylerin bilinçli birer vatandaş olmasını hedefleyen bir dildi. Bu yaklaşım, Hegel’in “tarihin ruhu” kavramını çağrıştırır; ulusun kendini gerçekleştirmesi ve tarihsel misyonunu tamamlaması için akıl ve rasyonaliteye dayalı bir dönüşümdü. Atatürk, duygu siyasetiyle değil, devrimci politikaları ve akılcı reformlarıyla kitleleri bir araya getirdi.

– Che Guevara: Che’nin devrimci hareketi, Latin Amerika halklarının sömürüye ve adaletsizliğe karşı duyduğu öfke ve umut üzerinden şekillendi. Che’nin “yeni insan” ideali, sosyalist bilincin ve dayanışmanın egemen olduğu bir toplum yaratmaya yönelikti. O, sadece fiziksel bir devrim değil, aynı zamanda insanların düşünce ve duygularında bir devrim gerçekleştirmeye çalıştı. Che’nin retoriği, Sartre’ın varoluşçuluk felsefesindeki özgürlük ve öz-yaratım kavramlarıyla örtüşüyordu; bireyler, yalnızca eylemlerinde özgür ve bilinçli olduklarında gerçek devrimi gerçekleştirebilirlerdi.

III. Manipülasyon ve Gerçeklik: İllüzyonun Ardındaki Gerçek

Diktatörlerin ve devrimcilerin kullandığı duygular arasındaki temel fark, manipülasyonun doğası ve amacıdır. Diktatörler, duyguları bir araç olarak kullanarak halkı kendilerine bağımlı ve itaatkâr hale getirirken; devrimciler, duyguları bir bilinç yükseltme aracı olarak kullanarak halkı kendi kaderini tayin etmeye teşvik ederler. 

– İllüzyonun Gücü: Otoriter liderler, gerçekliği çarpıtarak kitleleri yanılsamalar içinde tutar. George Orwell’in “1984” adlı eserinde tarif ettiği gibi, bu liderler hakikatin kendisini bozarak bir “gerçeklik savaşına” girerler. Bu savaşta duygular, mantığın önüne geçer ve hakikat ikincil bir öneme sahip olur. Bu, Foucault’nun “biyo-iktidar” kavramının bir uzantısıdır; yani bireylerin bedenleri ve zihinleri üzerinde kurulan tahakküm, onların en içsel duygularına kadar nüfuz eder.

– Gerçekliğin Keşfi: Devrimci liderler ise insanlara bu illüzyonları kırmayı ve hakikati keşfetmeyi öğretirler. Onların amacı, insanların “özgürlük” kavramını sadece teorik değil, pratik bir gerçeklik haline getirmeleridir. Burada “Praxis” kavramı önemlidir; yani devrim, sadece bir düşünce değil, eylemle birleşen bir bilinçtir. Bu, Marx’ın devrimci diyalektik anlayışının pratiğe dökülmesidir: Düşünce ve eylem bir araya geldiğinde gerçek dönüşüm mümkün olur.

Duygu Siyasetinin İki Yüzü

Duygu siyaseti, toplumu hem yıkıcı hem de dönüştürücü bir güçle etkileyebilir. Otoriter liderler, kitlelerin bilinçsiz korkularını manipüle ederek gücü kendi ellerinde toplarken; devrimci liderler, halkı kendi kaderlerinin bilincine varmaya ve özgürleşmeye teşvik eder. Aralarındaki fark, birinin insanları birer nesneye indirgemesi, diğerinin ise onları birer özne haline getirmesidir.

Özetle, siyasetin doğasında duygu her zaman var olacaktır. Ancak, bu duyguların nasıl ve kim tarafından yönlendirildiği, bir toplumun ya zincirlerini kırarak özgürlüğe ulaşmasına ya da daha derin bir karanlığa hapsolmasına yol açacaktır. Bu, insanlığın tarih boyunca yanıt aradığı en temel sorudur: “Gerçek özgürlük, duyguların bizi köleleştirdiği yerde mi yoksa aydınlattığı yerde mi yatar?”

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

HIZLI YORUM YAP